VERGİ NEDİR ? NEDEN ALINIR ?

VERGİNİN TANIMI : Kamu yönetimince vergi; kamu gereksinmelerini karşılamak amacıyla, belirli bir hizmet karşılığı olmaksızın yasaya dayalı olarak kişi ve kurumlardan zorunlu olarak tahsil edilen paralar biçiminde tanımlanır. Burada da görüldüğü üzere verginin dayandığı iki temel öge vardır. Birincisi verginin tahsil amacı ( kamu gereksinmelerini karşılamak ), ikincisi ise dayanmış olduğu temeldir ( devletin egemenlik hakkı ).

1) Verginin Salınmasındaki Temel Amaçlar

1. Kamu Gereksinmeleri : Verginin temel fonksiyonu kamu gereksinmelerini karşılamaktır. Burada önemli olan kamu gereksinmeleri kelimesinden ne anlaşılacağıdır. 19. Yüzyılın ikinci yarısına kadar devletin temel fonksiyonları sadece iç ve dış güvenlik hizmetleri ile sınırlıydı ve vergi sadece bu hizmetleri karşılamak macıyla tahsil ediliyordu. Fakat 1930'lardan sonra jandarma devlet anlayışı yerini sosyal devlet, tekrar dağıtıcı devlet, refah devleti anlayışına bırakmıştır. Bunun sonucu olarak da vergi, kamusal harcamaların finansman aracı olmanın yanında, devletin elinde sosyo-ekonomik alanda kullanılan en etken araç olma konumuna geçmiştir. Verginin mali ve sosyo-ekonomik fonksiyonları arasında ara sıra büyük çelişkiler ortaya çıkmaktadır. Zaman içerisinde gelişen kamu harcamalarını karşılamak amacıyla varolan vergilerin oranları gittikçe ağırlaştırılırken, bu vergilere yenilerinin de eklenmesi toplumda gittikçe vergi yükünü arttırıyordu. Ağırlaşan vergilerin düşük gelirliler üzerindeki yükünü hafifletmek amacıyla sosyal amaçlı vergi önlemleri vergi gelirlerini düşüreceği kuşkusuyla ya alınamıyor, veya alınırsa vergi gelirlerinin düşmesi sonucu ortaya çıkan bütçe açıkları emisyonla karşılanma yoluna gidildiğinden enflasyonist bir baskı yaratıyordu. Enflasyon ise dar gelirliler üzerinde reel geliri azaltıcı bir etki yarattığı için sonuçta yine sosyal amaçlı vergi politikası başarıya ulaşmıyor, hem vergi gelirleri düşüyor, hem de dar gelirliler üzerindeki vergi yükü azaltılmasına karşın reel gelirlerinde bir düşme meydana geliyordu.

2. Katlanılan Yük İle Sağlanan Çıkar İlişkisi : Vergi kişinin gereksinmeleri değil, tüm toplumun gereksinmeleri karşılığı tahsil edilir. Verginin, doğrudan doğruya kişisel veya toplumsal hizmetlerden elde edilen kişisel bir yarar oranında değil, kişinin ödeme gücüne oranla salınması kuralı da ayrıca verginin karşılıksız olması niteliğini ortaya koyan en önemli bir öğesidir.

2. Verginin Salınmasındaki Temel Görüşler

A. Değişim Veya Yararlanma Kuramı

: 1. Vergiyi hizmetin ücreti sayan görüşler : Devlet hizmetlerinin vatandaşı korumanın ötesine geçtiği tarihlerde yaygınlaştı. Bu görüşe göre vergi ; devletin gördüğü hizmetlerin bedeli olarak tanımlanır.

2. Vergiyi fiyat ve sigorta primi olarak gören görüşler : Devleti bir tür çıkar birliği olarak görenler vergiyi, vatandaşların mal ve canlarını korumak üzere devlete ödedikleri bir sigorta primi olarak görürler. Bu görüşün baş savunucularından Emilie de Gigardin " sigorta primi, bir rizikonun karşılığıdır, bu özellikte olmayan vergiler salınmamalıdır " görüşünü savunur.

3. Vergiyi genel veya üretim giderleri karşılığı olarak gören görüşler : Devleti ekonomik açıdan ele alarak bir üretim topluluğu olarak görenlerin görüşüdür. Vergiyi, ulusal sermayenin işletilmesi için gerekli genel giderler karşılığı olarak görürler. Bu görüşe göre devlet bir anonim şirkettir. Nasıl ki şirkete ödenen hisse bedeli karşılığında yıl sonunda kardan pay alınıyorsa, devlete ödenen vergide bir tür hisse bedelidir. Karşılığında ödenen hisse bedeli oranında çıkar sağlanacaktır.

B. Otorite-Egemenlik kuramı :

1. Ulusal görev ve fedakarlık görüşü : Bu görüşü savunanlara göre vergi, ulusal bir görev, ulusal bir uyum veya dayanışma esasına dayanmaktadır. Nasıl ki savaş anında vatanımız için canımızı veriyorsak, barış zamanında da kamusal hizmetlerin finansmanına katılmak tartışmasız bir zorunluluktur.

2. Hukuki zor ve yaptırım görüşü : Bu görüş vergiyi yasal zor ve yaptırıma dayandırır, buna salt otorite de denilebilir. Vergi, devlet otoritesince gerekli görüldüğü için yasa emri ve yaptırım zoruyla vatandaştan alınmaktadır.

3. Toplum duygusunu esas alan görüşler : Bu görüş verginin esas öğesinin zor değil, toplum bilinci olduğunu savunur. Ancak herkesin aynı düzeyde toplum bilincine sahip olamayacağı için zor kullanmak gereklidir. Esas olan zor değil , toplum bilincidir. Yasal zor bu bilince ulaşmada bir araçtır.

C. Günümüzdeki Durum :

Vergiyi, değişim ve yararlanma kuramına dayandıran görüş günümüzde tamamen önemini yitirmiştir. Çünkü günümüzde devlet anlayışı bireysel değil, toplumsaldır. Sosyal devlet anlayışına göre kişisel çıkarlar değil, toplumsal çıkarlar söz konusudur. Ayrıca vergi kişinin elde ettiği yarar ile orantılı olmayıp, ödeme gücüyle bağlantılıdır. Günümüzde verginin devletin egemenlik hakkına dayalı olarak yasal zor kullanılarak alınması otorite-egemenlik kuramının geçerliliğini doğrular. Yalnız bu görüşün dayandığı organik toplumcu devlet anlayışında, günümüzdeki aşırı sağ ve sol fanatikleri göz ardı edersek büyük değişiklikler olmuştur. Bir kez, devlet bireylerin dışında bir organik yapı olmayıp, bizzat bireylerin oluşturduğu bir organik yapıdır. Yalnız bu yapıda kişisel çıkarlar toplum lehine eritilmiştir. Bu nedenle vergi de bireylere karşın bireylerin dışında bir olay olmayıp, onların içinde onların ortak çıkarları amacıyla yine onların oluşturduğu ve onlardan egemenlik gücünü alan devletçe tahsil edilir.

MALİYE SAYFASINA DÖN